بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَلَقَدۡ رَٰوَدُوهُ عَن ضَيۡفِهِۦ فَطَمَسۡنَآ أَعۡيُنَهُمۡ فَذُوقُواْ عَذَابِي وَنُذُرِ ٣٧

Ve onun müsafirlerinden kâm almağa kalkıştılar, biz de gözlerini siliverdik de tadın bakalım dedik azâbımı ve inzarlarımı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدۡ صَبَّحَهُم بُكۡرَةً عَذَابٞ مُّسۡتَقِرّٞ ٣٨

Ve Celâl’im hakkı için bastırıverdi kendilerini bir sabah bir azâbı müstekır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَذُوقُواْ عَذَابِي وَنُذُرِ ٣٩

Tadın bakalım azâbımı ve inzarlarımı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدۡ يَسَّرۡنَا ٱلۡقُرۡءَانَ لِلذِّكۡرِ فَهَلۡ مِن مُّدَّكِرٖ ٤٠

Şanım namına Kur'an’ı müyesser de kıldık düşünmek için, fakat düşünen mi var?

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَلَقَدۡ جَآءَ ءَالَ فِرۡعَوۡنَ ٱلنُّذُرُ ٤١

Şanım hakkı için ali Firavun’a de geldi inzar edici peygamberler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

كَذَّبُواْ بِـَٔايَٰتِنَا كُلِّهَا فَأَخَذۡنَٰهُمۡ أَخۡذَ عَزِيزٖ مُّقۡتَدِرٍ ٤٢

Âyetlerimizin hepsini tekzib ettiler biz de onları öyle bir tutuşla alıverdik ki muktedir bir azîze öyle yaraşır.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَكُفَّارُكُمۡ خَيۡرٞ مِّنۡ أُوْلَٰٓئِكُمۡ أَمۡ لَكُم بَرَآءَةٞ فِي ٱلزُّبُرِ ٤٣

Sizin kâfirleriniz onlardan hayırlı mı? Yoksa sizin için kitablarda bir berâet mi var?

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَمۡ يَقُولُونَ نَحۡنُ جَمِيعٞ مُّنتَصِرٞ ٤٤

Yoksa biz yardımlaşır bir cemiyyetiz mi diyorlar?

– Elmalılı Hamdi Yazır

سَيُهۡزَمُ ٱلۡجَمۡعُ وَيُوَلُّونَ ٱلدُّبُرَ ٤٥

Her halde o cemiyyet bozulacak ve arkalarını dönüp gidecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

بَلِ ٱلسَّاعَةُ مَوۡعِدُهُمۡ وَٱلسَّاعَةُ أَدۡهَىٰ وَأَمَرُّ ٤٦

Daha doğrusu onların asıl mev'ıdi saattir ve o saat daha acı ve daha belâ ve bedterdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِنَّ ٱلۡمُجۡرِمِينَ فِي ضَلَٰلٖ وَسُعُرٖ ٤٧

Muhakkak ki mücrimler şaşkınlık ve çılgınlıklar içindedirler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu